Takip Et

DOĞUM YAPAMAYAN KADINLARIMIZIN SOSYAL GÜVENLİĞİ?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Jülide Sarıeroğlu’nun Bilgilerine
                                     
Değerli okurlarım,bu yaDzımda 1991 yılında görevinden ayrılan İlk Kadın Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanımız Sayın İmren Aykut’tan sonra göreve gelen Sayın Kadın Bakanımız Jülide Sarıeroğlu’na Kadınlarımızın sosyal güvenliği ile ilgili  bazı bilgileri paylaşmak ve çözülmesinde büyük yarar gördüğüm aksayan yönleri kaleme almak istedim.
Değerli Bakanım,İlk göreve atanmanız ile birlikte Üniversite eğitimini aldığınız uzmanlığınıza özdeş bir Bakanlığa getirilişinizden dolayı mutlu olmuş ve bu mutluluğumu sosyal medyada paylaşmış ve başarı dilemiştim.
Sosyal Güvenliğe büyük yenilikler getireceğinize ve katkılar sunacağınıza kuşkum yoktur.Ben sadece Kadınlarımızın Sosyal Güvenliği ile ilgili tespit edebildiğim bazı konuları paylaşmak istedim.
Bilindiği üzere “Sosyal Güvenlik Reformu” yasası ile farklı norm ve standartlara göre hizmet sunan SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı tek çatı altında birleştirildi. SSK’li sigortalıları kapsayan 4/a, BAĞ-KUR’a bağlı sigortalıları kapsayan 4/b, Emekli Sandığına bağlı sigortalıları kapsayan 4/c statüsü ortaya çıktı. Sosyal güvenlik sistemindeki bu değişiklikleri kadınlar açısından değerlendirirken yaşlılık sigortası, isteğe bağlı sigortalılık ile bu kapsamda tarım işçilerini, ev işçilerini, ev eksenli üretim yapan kadınların ve yasada ev kadınları olarak tanımlanan, ev işlerini, hasta/yaşlı/engelli ve çocuk bakımını yerine getiren kadınların durumu ele alındığında Kadınlar hâlâ toplumda üretime katkıda bulunan kişiler olarak ele alınarak desteklenmek yerine ailenin erkek bireylerine bağımlı görülüyorlar. Sosyal güvenlik sistemi kadınların hane içinde ve dışında yaptıkları işlerin birçoğunu görmezden geliyor. 
Hane içinde ücretsiz emek harcayan kadınların bu emeği dikkate alınmıyor, kadınlara uzun vadeli sigorta kolu içerisinde yalnızca isteğe bağlı sigortalılık imkanı tanınıyor. Mesela resmi istatistiklere göre istihdama dahil edilen ücretsiz aile işçisi kadınların kayıt dışı olarak çalışmaları devletin kendi yasaları ile meşru hale getiriliyor. Benzer şekilde, kayıt dışı çalışan kadınlar da istihdam verileri içerisinde yer alırken, önlerine isteğe bağlı sigortalılık dışında bir seçenek konulmuyor.Kaldı ki adı halen “ İsteğe Bağlı Sigorta “ olmasına karşın 5510 sayılı yasa ile bu 4/a SSK yerine 4/b Bağ-Kur olarak kabul edilmektedir.
Bütün bu değerlendirmeler sonucunda açıkça görülüyor ki, sosyal güvenlik mevzuatının toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
08/EYLÜL/1999 yılında gerçekleştirilen ilk köklü değişiklikle emeklilik yaşı yükseltildi ve prim ödeme süresi artırıldı. Yapılan değişiklikle 1999’dan itibaren çalışmaya başlayan kadınların emeklilik yaşı 58’e yükseltildi. Prim ödeme süresi de 5000 günden 7200 güne çıkartıldı. 
2008 yılında emeklilik şartlarında ikinci bir değişiklik yapıldı. Bu değişikliğe göre, 4/a statüsünde (eski SSK) çalışan kadınlar, 2036 yılına kadar 58 yaşında emekli olacaklar; ancak emeklilik yaşı o yıldan sonra 2048 yılına kadar kademeli olarak 65 yaşa yükseltilecek. 4/b statüsünde olan kadınlar ise, daha önce 7 bin 200 gün prim ödemeleri yeterliyken artık 9 bin gün prim ödemek zorundalar. Gerek emeklilik yaşının gerekse prim ödeme süresinin bu kadar yükseltilmesi, çalışmaları evlenme, çocuk gibi etkenlere bağlı olarak kesintiye uğrayabilen kadınların emekli olabilmelerini önemli ölçüde zorlaştırdı. Emeklilik maaşının yüksek olabilmesi, çalışılan dönemde alınan maaşın da yüksek olmasına bağlı,  olduğundan, 2008’den sonra asgari ücretle çalışmaya başlayan kadınlar ve erkekler emekli olduklarında asgari ücretin de altında düşük emekli maaşlarıyla karşı karşıya kalacaklar. 
Bu yasa değişikliği süresince doğum borçlanması, kadınlara bir olanak gibi sunuldu. Ancak kadınların çoğunun aldıkları ücretler, ailelerin gelir düzeyleri ve toplumda kadınların emekli olmasına verilen değer göz önüne alındığında bu paraların ödenebilmesi pek de mümkün olmadı.  Kadın işçilerin doğum borçlanması 5510 sayılı Kanun’un 41/a maddesi ile düzenleniyor. 2014 yılında kabul edilen düzenleme ile 4/a kapsamındaki sigortalıların yanı sıra, 4/b ve 4/c kapsamındaki kadın sigortalılara da doğum borçlanması hakkı getirildi. Ayrıca, borçlanma sayısı 2 çocuktan 3 çocuğa çıkarıldı, yalnızca doğumdan sonraki iki yıllık süre kapsama alındı ve borçlanma çocuğun yaşaması şartına bağlı tutuldu. Erkeklere tanınan “askerlik borçlanmasında” erkeğin daha önce sigortalı olması koşulu aranmadığı halde, kadın sigortalının doğum borçlanmasından yararlanabilmesi doğumdan önce sigortalı olması şartına bağlandı. Yani apaçık bir ayrımcılık yapıldı.

BUNUN ÖTESİNDE DOĞUM YAPAMAYAN KADINLARIMIZIN BORÇLANMA HAKLARI HİÇ DÜŞÜNÜLMEDİ.
2008 yılında yapılan bir düzenlemeyle başka birinin bakımına muhtaç ağır engelli çocuğu bulunan kadın sigortalılara emeklilik imkanı sunuldu. Bu durumdaki kadın sigortalıların hem prim ödeme gün sayılarına belirli oranlarda ekleme yapıldı, hem de emeklilik yaşı düşürüldü. Ancak, böyle bir uygulamanın yalnızca kadın sigortalılara tanınması oldukça manidar. Bu “kolaylık”, toplumda bakım sorumluluğunu kadında gören geleneksel bakış açısının devamlılığını da beraberinde getirdi.
Bu arada, Evde Bakım Hizmeti Programı kapsamında engellilere evde bakan yakınlarının -ki onların büyük oranda kadınlar olduğunu biliyoruz- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından “sigortalı yada sigortasız ” çalıştırıldıkları kontrol edilmedi. 
2008 yılında yapılan değişiklikle isteğe bağlı sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaşını doldurmuş olmaları; 9000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmaları, yani 25 yıl çalışmış olmaları şartı getirildi.  Bu şartlarla ayda 30 günden az çalışan kadınların emekli olabilmeleri neredeyse imkansız hale geldi.
Kadınlar ancak ev kadını, ücretsiz aile işçisi, tarım işçisi ya da ev eksenli üretim yapan olduklarında isteğe bağlı sigortalılık mümkün kılınıyor. Bu durumda ise, elde edilen gelirin düzeyine bakılmaksızın ödenecek prim miktarları konusunda herhangi bir indirim yapılmıyor, kadınlardan herhangi bir sigortalı çalışanla aynı oranlarda ödeme yapmaları bekleniyor. Bu durum, isteğe bağlı sigortalılığın kapsamının dar kalmasının yanı sıra, giderek daha da daralmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla da kadınlar ailelerinin erkek bireylerine bağımlı olmadan sosyal güvence kapsamına giremiyorlar. Bu durum kadınların evlenmeye teşvik edilmesinin arka planını oluşturuyor. Kadınların bağımsız bir şekilde ayakta kalmalarını sağlayacak yeterli istihdam fırsatları geliştirilmiyor. Eşleri öldüğünde dahi bağlanacak aylık için en az 5 yıllık sigortalılık ve 900 – 1800 gün prim ödemesi zorunluluğu, birçok kadını çocukları ile birlikte gelirsiz ve sosyal güvenceden yoksun yaşamaya mecbur bırakıyor. 
Ölüm aylığı ölen sigortalının eşine, çocuklarına ve anne ve babasına bağlanabilir. Eşe aylık bağlanması için ölüm tarihinde yasal evlilik bağı gerekiyor. Dolayısıyla, boşanmış ya da resmi evlilik bağı bulunmayanlar kapsama dahil edilmiyor. 2006’dan önce kadınlar hem dul hem yetim maaşı alabilirken, 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesi ile sadece birini alabilir hale getirildiler, verilen maaş da insanca yaşam koşullarını sağlayabilecek bir maaş değil. Kanun öncesinde, bir kadın çalışsa dahi kocası ölünce maşının yüzde 75’ini alabilirken kanun ile birlikte çalışan kadınların alabileceği oran yüzde 50’ye düşürüldü. Çocuklarda aylık bağlanma şartları ise cinsiyete, yaşa, öğrenim durumu ve medeni hale göre değişiklik gösteriyor. 
Ayrıca ; Ziraat odası kaydı olmaksızın Evinde beslediği büyük ve küçükbaş hayvanlardan elde ettiği süt ile kesik,peynir vb.ürün elde edip tüccara satmak yerine bunları pazarlarda satan kadınlarımızın sosyal güvenliğini ve Bulgaristan,Büyük Britanya,Kuzey İrlanda, İsveç, Norveç, Romanya, İtalya,Amerika,İngiltere ve Avusturalyada çalışmakta olan Gurbetçilerimizin  Almanya , Fransa vb.ülkelerde çalışan gurbetçilerimiz karşısındaki mağduriyetlerini ve sorunlarını daha sonra kaleme almaya çalışacağım.
Sayın Bakanım , Sosyal Devlet olmanın gereği çerçevesinde  Kadınlarımızın Sosyal Güvenliğine getireceğiniz yenilikler için şimdide teşekkür ederim.Saygılarımla..
Haftaya görüşmek üzere , sosyal güvenlikle kalınız.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.