Takip Et

KRAVATLI CÜMLE

Değerli okurlarım, 19 Eylül tarihli yazımda SGK’nın başvurular ile ilgili “ Bilgi Edinme Hakkı Kanunu “ çerçevesinde 30 günlük süre içerisinde yanıt vermediğini ve hatta bu başvuru vatandaş yerine mahkemelerden dahi gelse Mahkemelere bile zamanında yanıt vermediğini dile getirmiş ve yazımın başlığını “ Sallama Genel Kaidemizdir “ ya da Savsaklama Genel Kaidemizdir “ yerine Cümleye Kravatlandırarak “ Sessizlik Genel Kaidemizdir “ şeklinde yayımlamıştım.

 

Yazım sonrası bazı kurum çalışanlarından biraz sitem ve biraz da hakarete varan sözler işittim. Bu yazımda Bölgesel olarak hiçbir çalışana değil genel bir ifade kullanmama rağmen maalesef yazıma alınganlık gösterenler oldu.

SGK’nın bu tavrı ile ilgili T.C.Kamu Denetçiliği Kurumu-Ombudsmanın kararını sizlerle paylaşmak istedim.

SGK bünyesindeki Bilgi Edinme Kanunu uygulamaları başta olmak üzere SGK’nın halkla ilişkiler konusu özel bir öneme sahiptir.

 

Bilindiği üzere 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu (BEHK) uyarınca kamu kurum/ kuruluşları; bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki sahip oldukları her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.

Bu amaçla kamu kurum/ kuruluşlarında bilgi edinme hakkının etkin olarak kullanılabilmesi ve bilgi veya belgelere erişimin zamanında (en çok 30 gün içerisinde) sağlanabilmesi için bilgi edinme birimleri oluşturulmuştur. Ayrıca bilgi edinmeden kaynaklanacak iş yükünün en aza indirilebilmesi için kamu idarelerinin hizmetlerine ilişkin bazı bilgileri internet sayfaları üzerinden yayınlamaları da gerekmektedir.

 

SGK’nın başvuru sahiplerinin bilgi edinme hakkının kullanılması, bilgi ve belgelere erişimde güçlüklerle karşılaşılmaması konularında SGK’ nın örnek bir uygulama içerisinde olması gerektiği açıktır.

 

Oysa SGK’nın bu tür etkin/arzu edilen bir faaliyet sergileyemediği; diğer kamu idarelerine örnek olma bir yana, bilgi edinme başvuruları konusunda merkezi konumda olan Başbakanlık Bilgi Edinme Merkezinin (BİMER) de iş yükünün gereksiz yere artırılmasına neden olduğu görülmektedir.

 

Bu amaçla SGK Başkanlığının, hizmetlerinden kaynaklanan şikayetleri ve bilgi edinme taleplerini etkisiz hale getirebilmek, cevaplandırılmış göstermek için özel yöntemler (telefonla/başvuru halinde ayrıntılı bilgi verileceği, ayrıca dilekçe verilmesi vb.) geliştirdiği tespit edilmiştir.

 

ÖRNEKLERLE YAŞANANLAR

Yukarıdaki tespitimizi kanıtlamak bağlamında sadece tanık olduğum/bizzat yaşadığım ve güncelliğini koruyan bazı örnek olaylar aşağıya özet halinde çıkarılmıştır.

 

- Özel hastanede koroner anjiyo sırasında damara takılan ve sigortalı tarafından karşılanmış olan stent bedellerinin geri ödemelerinin yapılıp/yapılmayacağına ilişkin 27.07.2015 günlü kısa/öz ve olabildiğince tekniğine göre hazırlanmış, BİMER/ALO 170 üzerinden ve bizzat yapılmış müteaddit başvurularla yenilenmiş olan dilekçemize, ancak CİMER aracılığıyla yapılmış başvuru üzerine Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığının 16.06.2016 günlü yazısından sonra kısmen de olsa bilgi alınabilmiştir.

 

- Özel bir hastanede yapılmış muayene, bazı tetkik ve tahlillerde; 5510 sayılı Kanuna, SUT ve SGK ile yapılmış sözleşmeye aykırı olarak % 200’ü aşan ek ücret alındığının fark edilmesi üzerine, talep edilmesi halinde hastane yetkililerince aynı gün düzenlenerek verilmesi gereken SUT eki EK-1/B “Hastaya Sunulmuş Olan Hizmetleri ve İlave Ücreti Gösterir Belge” talep edilmiştir. Usulsüz ilave ücret alınıp/alınmadığı gösterecek nitelikte olan bu belge hastane yetkililerince verilmemiştir.

 

Bunun üzerine anılan belgeye SGK aracılığıyla ulaşılmak istenmiştir. İlki 22.02.2017 tarihli olmak üzere SGK’ya yapılmış muhtelif başvurular yapılmıştır.

Alınan cevabi bir yazıda başvurumun işlem aşamasında olduğu, sözlü bilgi alınabileceği belirtilmiştir. İlgili müdürlüğe gidilmiş, personel tarafından “...şikayet incelemesinin altı ay sürdüğü, kendilerinden de yasa dışı fazla ücret alınabileceği vb.” açıklamalarda bulunulmuştur.

Halen dilekçeme bir cevap alınamamış, yoğun uğraşımıza karşın talep üzerine aynı gün düzenlenerek hastaya verilmesi gereken belgeye dahi henüz ulaşılamamıştır.

- SGK Başkanlığına, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu (BEHK) bağlamında, 11.04.2017 gün ve 4917 sayılı, 23.04.2017 gün ve 5354 sayılı, (görevlerine son verilmiş kamu görevlilerinin emekli aylıklarının hesabı; yetim aylıkları koşullarında değişiklik yapan SGK Yönetim Kurulu kararına yönelik) iki ayrı başvuru ile bilgi/belge talep edilmiştir.

Makul bir süre içinde cevap alınamaması üzerine talebim BİMER aracılığıyla yinelenmiştir. Bu kez SGK Başkanlığından alınmış “SGK’ nın ilgili birimine ayrıca dilekçe ile başvuruda bulunmam halinde talebimin inceleneceği” belirtilmiştir. Ancak ortada yeniden başvuruyu gerektirecek bir durum yoktur.

Bu yaklaşımla SGK tarafından bilgi edinme hakkının etkin olarak kullanılmasının, bilgi veya belgelere zamanında erişim hakkı önlenildiği, bu suretle BEHK amaç ve ruhuna aykırı hareket edildiği, BEHK etkisiz hale getirildiği açıktır.

- SGK; kronik rahatsızlıklarım nedeniyle sürekli kullanmakta olduğum bazı ilaçların doz bitim tarihlerini hatalı tespit etmiştir. Açık ve seçik olarak arz ve ifade edilmiş olmasına karşın mükerrer olarak yapmak zorunluğunda kaldığım başvurularıma; SGK Kavaklıdere SGMM hukuka/mevzuata aykırı, birbiri ile çelişen dayanaktan yoksun, sorunu (sorularımızı) açıklamayan noksan/hatalı cevaplar verilmiştir.

Bu hususun tarafımdan belgelendirilmesi/ısrarımız üzerine de cevap yerine bu kez “şahsen başvurmam halinde ayrıntılı cevap verilebileceği” belirtilmiştir. İletişim çağında vatandaş SGK’ya (memurun ayağına) çağrılmakta, sorguya çekilmek istenmektedir.

Yukarıda verilmiş örnek olaylardan da anlaşılacağı üzere, SGK’nın hizmetlerine yönelik şikayetleri ve bilgi edinme taleplerini etkisiz hale getirmeye yönelik (üstelik yerleşik hal aldığı gözlenen) hatalı uygulamalarının hızla düzeltilmesi gerekmektedir. Halkımızın bu tarz bir uygulamaya layık olmadığı değerlendirilmektedir. Bu türden bir uygulamanın yönetim hayatımızda/biliminde yeri olmadığı düşünülmektedir.

Şikayet edilen konular genel sağlık sigortası ve bilgi edinme hakkı ile ilgili olduğu için salt kişisel/basit bir işlem değildir.

Bu yüzden SGK Başkanlığının; sözü edilen eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarının, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelenmesi/araştırması ve SGK Başkanlığına gerekli önerilerde bulunması için bu konularda yetkili 6328 sayılı Kanunla kurulmuş olan TBMM Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) başvuru yapılmıştır.

Şikayetimiz üzerine KDK tarafından 14.09.2017 gün ve 10855 sayı ile “gönderme kararı” verilmiştir.

Anılan kararda:İdari başvuru yolları da tüketilmeden yapılmış olan[3] şikayet başvurusunun gereği yapılmak üzere SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilmesine;

İdare tarafından, iyi yönetim ilkelerine uygun olarak, başvurana makul bir içinde verilecek cevabın bir örneğinin KDK da gönderilmesine;

İdare tarafından başvurana verilecek cevabın tebliği veya 60 gün içinde cevap verilmemesi halinde bu sürenin bitimi tarihinden itibaren KDK yeniden başvuru yapılabileceğinin başvurana hatırlatılmasına;Karar verilmiştir.

Haftaya görüşmek üzere , sosyal güvenlikle kalın.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.