Takip Et
  • 14 Şubat 2016, Pazar

14 Şubat seremonisi

Amerikalı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasının ardından 14 Şubat, günümüzde milyonlarca insanın kutladığı toplumsal bir olay haline geldi. Bunun doğal sonucu olarak ticari boyutu da çok gelişti. 14 Şubat'ta sevgililere veya eşlere bugünün ruhu ile bütünleşen, karşı tarafa sevgilerini anlatan hediyeler verilmeye başlandı. Vitrinler yenileniyor, sokaklar ışıldıyor, kampanyalar düzenleniyor. Hediyeler seçiliyor, sürprizler hazırlanıyor, heyecan yükseliyor.

Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü... Yer yer niye bir gün diye de tepki de gösteriliyor. Çıkış noktası ne olursa olsun günlük hayatı etkiliyor.

İşten güçten bir buket çiçek ya da küçük bir hediye alamayan, güzel bir cümle bulamayan sessiz bir çoğunluk için büyük bir hatırlatma butonu gibi.

Gün geldi !

Sevdiklerine zaman ayır, para ayır.

Unutma, unutursan unutulursun.

Siz bekleyen misiniz beklenen mi?

Bir alışveriş bu, alanı da vereni de mutlu ediyor.

İşin ticari boyutu ise artık çok iyi biliniyor. Markaların ürün ve hizmetlerine yönelik kampanyaları, tüketicilerin satın alma kararlarında ve tercihlerinde etkili oluyor. İster bu kampanyaların etkisiyle ister kendi planınız doğrultusunda sevdiklerinize daha fazla zaman ayırmanızın, hediye almanızın bir çift söz etmenizin zamanı yaklaşıyor.

Yeter ki sevdiklerimizi mutlu etmeye çalışalım o kadar çok şansımız var ki… Sevgililer Günü'nün tarihçesini bilmek zorunda değiliz mesela. Sevdiğimizi veya sevildiğimizi biliyorsak küçük dünyamızın hükümdarı gibiyiz. SEVGİ konusunda söyleyecek sözü olan söylesin, tebessümü olan etsin, yazacak olan yazsın, bestesi olan yapsın, resmi olan çizsin, hediyesi olan versin , hiç kimse ertelemesin çünkü yarınlarınız var mı belli olmaz.

Bütün bu psikolojik kuru gürültünün yanında aşk bir yandan da Henry Miller'ın yazdığı mektuptaki gibidir: ''Tenimde senden parçalarla ayrıldım yanından.'' Siz siz olun yukarıda anlattığım gerçekleri bilin ama aşkı Henry Miller gibi yaşayın.

‘’Sevelim sevilelim’’ diyen Yunus'u, ‘’Ne olursan ol yine gel’’ diyen Mevlana'yı , ‘’İncinsen de incitme’’ diyen Hacı Bektaş-ı Veli'yi bir kez daha hatırlayalım. ‘’Ya da ölmek daha kolaydır sevmekten’’ diyen Luis Aragon'u...

Sevgiyle doğduk sevgiyle yaşayalım.

Gününüzü kutluyor, sevgiyle kalın diyorum. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.