Takip Et
  • 4 Kasım 2013, Pazartesi

Tuvalet kağıdı adamlığı

İnsanlığın varoluş nedenini ve yaradılış gayelerini sadece servet sahibi olmaktan ibaret sananların sayısı az değil.

Bu tip insanlar çevresindekilere ya tuvalet kâğıdı muamelesi yapıyorlar ya da böyle düşünüp de daha avantajlı ve güçlü olanlara kendilerini tuvalet kâğıdı olarak sunuyorlar.

Tuvalet kâğıtlarının reklamları ‘yumuşak’, ‘hassas’, ‘kibar’, ‘narin’, ‘ekonomik’ ve ‘ergonomik’ gibi süslü kelimeler içeriyor. Ama hiçbir süsleme tuvalet kâğıdı oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Hepsinin ortak noktası aynı, kullanıldıktan sonra üzerlerine dökülen suyla eriyip gidiyorlar. Bununla kalsa iyi, tesisat borularını ve kanalizasyonu tıkamaması için çöpe atılanlar, temizlerken kirlendikleri şekilleriyle ömürlerini tamamlamak zorunda kalıyor.

Eğer birileri sizi marketlerin en gözde vitrinlerine koyarak süslü cümlelerle pazarlamaya çalışıyorsa, bilin ki siz de bir tuvalet kâğıdısınız. O marketten hak ettiğiniz bedelle alınacak, daha sonra götürüldüğünüz yerde de en iyi şekilde korunacaksınız. Yeri gelecek arabada, yeri gelecek çanta da taşınacaksınız. Ama kötü kaderden kaçamayacaksınız. Vakit geldiğinde temizlerken kirletilip çöpe atılacaksınız.

 

Sizi direk, ‘tuvalet kâğıdı’ olarak adlandırmayacaklar. Kiminizi ‘siyasetçi’, kiminizi ‘bürokrat’, kiminizi ‘rütbeli’, kiminizi ‘makamlı’, kiminizi, ‘sivil toplum yöneticisi’, kiminizi ‘kanaat önderi’, kiminizi ‘muhtar’, kiminizi de ‘gazeteci’ diyecekler. Size koydukları adı marifet sanıp ayaklarınızın yerden kesilmesi, onların daha çok işine yarayacak. Gerçek kimlik ve bu kimliğe uygun son mutlaka bir gün vuku bulacak. Ya suyla eriyip gideceksiniz, ya da atıldığınız çöplükte kirli bir şekilde sonunuzu bekleyeceksiniz. Tercih, sizi satın alanların olacak.

 

Sizin de tercih hakkınız var ama o, tuvalet kâğıdı olmak ya da olmamak noktasında.

Benim tercihim mi?

Gazete kâğıdı olmayı tercih ederim. Mutlaka, okuyup da bir bilgi edinen olacaktır. Eğer yemek sehpasına örtü olmadan veya mahrem malzemeleri kapatan paket olmadan milli kütüphanede arşiv olmayı başarabilirsem, bırakın bugünü, 500 yıl sonrasını bile aydınlatmayı başarabilirim. Sizin tercihiniz ise size kalmış. Kütüphanede boş raf çok, yoksa da yaparlar.

 

Yeter ki, sizin üzerinize insanlık yararına bir şeyler yazılsın.

Yani fanilere teslim ettiğiniz sahte yazgınız değil, üzerinizde taşıdığınız gerçek yazınız güzel olsun. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.