Takip Et
  • 14 Eylül 2013, Cumartesi

Davranışlar ve sağlığımız

Candan Erçetin'in söylediği "Neden" adlı şarkının sözleri çok anlamlıdır. Sorgulamasını özellikle severim! Neden? Neden? Neden? Sonunda sebebini söyler ama yine de "neden" olduğunu söylemez!

Neden anlamaz insan yanındayken kıymetini; Neden söylemez insan sevdiğine sevdiğini;

Neden cimridir insan anlatırken minnetini; Neden sabırsız insan gösterirken öfkesini;

Yarın çok geç olunca pişman olmak boşuna; Gururun neye yarar ki yalnız kalmaktan başka;

Neden sevinir insan zafer kazandığında; Kazanmak neye yarar ki kaybeden olduğunda;

Neden yar neden; Bilinmez acı çekmeden; Neden can neden; Görülmez günü gelmeden.

Davranışlarımız neye bağlıdır? Nasıl karar alır ve onları uygularız? Nasıl yaşamalıyız?

Bitki ya da hayvan olması fark etmez, canlıda esas olan "yaşamda kalmaktır". Yaşamda kalabilmek için önce beslenmek ve sonra da tehlikelerden uzakta durmak gerekir. Çoğalmak yolu ile nesli devam ettirmek güdüsü ise sırada bekler. İnsanda da bu durum değişmemiştir. Avcılık ile başlayan süreç, tarım ve hayvancılık ile devam etmiş, ticaret ile yaygınlaşmış ve tüm dünyayı içine almıştır. Bu sırada toplumlar ortak tutum ve davranışlar geliştirmişler, gelenek ve görenek adı ile anılan bu davranışlar da o topluma ait kültürü ortaya çıkarmıştır. Kültür inanılan dinin ve komşu toplumların kültürel etkisi ile değişmiş, yazılı ve yazısız pek çok kuralı içine toplamıştır. Kültüre dayanan davranış kalıpları, eğitim ile şekillenmiş ve yasa koyucunun yazdığı yazılı kanunlar ile sınırlanmıştır. Davranışlarımız bu etkiler altında şekillenir. Bu etkilerin davranışlarımızı, tabii ki özgürlük sınırları içinde kalarak "ben bunu yapmak istiyorum, çünkü içimden bu geliyor?" şeklinde olabilmesi en uygunudur. Acaba ne derler - ne düşünürler? nasıl karşılarlar? tarzında oto-sansüre uğratılmış olması da bana göre doğru değildir.

Toplumun çekirdeği olan çocuk bu kültürü evde ailesinden, okulda arkadaşları ve öğretmenlerinden alarak benimser ve kendi sınırlarını oluşturur. Bu yüzden evde, okulda sınırların açık ve net olması gerekir. Sınırları geçmek bir sonuç doğurur ve bu sonuç ta sıklıkla bir cezadır. Zaman içinde çocuk yapmak ve yapmamak arasındaki tercihi iyice yerleştirir ve tutum geliştirir. Beynin ön bölgesi (frontal lob) ile bellek bölgesi (temporal lobda) yaşadığımız tüm olayları kayıt eder ve onlardan dersler çıkarır. İçine düştüğümüz iyi ya da kötü halleri, hissettiklerimizi değerlendirir, yorumlara ulaşır ve gelecek için nasıl hareket etmemiz gerektiğini bulur. Çocuğun sürekli aynı yanlışı yapması henüz bu yol gösterme sürecinin tam işlememesi nedeniyledir. Beyin ön lobu doğruyu yanlıştan ayırt edemez, tecrübe denen şeyi henüz tam olarak edinememiştir. Tecrübe beynin öğrenmesidir. Ancak pahalıya mal olur. Ucuz olan yol ya bir bilene sormak ya da okumaktır. Sadece bu neden için bile okumaya daha fazla zaman ayrılmalıdır.

Tutumlar gelişirken yaş ilerler ve kişi erişkin hale gelir. Erişkinde sınırlarına göre davranır ama onun sınırları çok sayıda belirleyici içerir. Çocuk sadece anne - babasına ve öğretmenine sorumlu iken, erişkin çocuklarına, karısına, anne babasına, apartman - sokak komşularına, işyerindeki insanlara, ait olduğu dini yaşayanlara karşı da sorumluluk duyar. Bunlar o kadar çoğalır ki esas sorumluluk duyulması gereken kişi hep arka plana atılır. O kişinin kendisidir. Ben çok duydum ama sanırım siz de duymuşsunuzdur şu cümleyi; "40 yıl çalıştım hiç bir sorunum olmadı! Ne zaman emekli oldum hastalıklar başladı, hastane - doktor kapısından ayrılamıyorum!" Neden? Çünkü geçen süre boyunca kişi kendine ait sorumluluklarını hiç ama hiç önemsememiştir.

Hayat sevinç ve sıkıntıları hep birlikte getirir. Ne sıkıntı ne de sevinç süreklidir. Yazın - kışı; gecenin gündüzü kovalaması gibi birbirini takip eder. Bu döngüde insan kendini bir birey olarak hatırlamalı, sağlığını takip etmeli ve korumalıdır. Ruhsal, bedensel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halini hedeflemelidir. Ruhsal yapı doyurulmadan, bedensel gereksinimler karşılanmadan, sadece sosyal iyilik hali ya da tersi mümkün olamaz. Sıkıntı ve gerginlikler dinlenme ve gevşeme yöntemleri ile ruhtan uzaklaştırılmalı, düzenli egzersiz ile - en azından günde 30 dakikayı kendine ayırıp yürüyerek - beden sağlığı korunmalı ve en azından apartman - sokak komşuları - akrabalar arasındaki ilişkiler korunarak sosyallik sağlanmalıdır.

Sorgulamak, Neden? Neden? Neden? demek, ibret almak, acı çekmeden bilmeyi, geleceği görmeyi ve yalnızlığa mahkum olmamayı sağlayacaktır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.