Takip Et
  • 2 Mart 2013, Cumartesi

Nefati Kıylıoğlu

-Konuştuğu anlaşılmıyor, derdini anlatamıyor, ilişkisiz kelimeler konuşuyor! Hepsi birlikte başladı. Sağ yüzünde bir çekilme oldu, yüzü kaydı. Sonra baktık ki sağ kolu ve bacağı da güçsüz olmuş. Felç oldu dedi nöroloji doktoru. On beş gün hastanede yattık. Şimdi ilk haline göre daha iyi ama ben yine de çok endişeliyim! Tam olarak düzelir mi doktor bey? Ne yapmalıyım? 

Beyinde konuşma işlevi nasıl gerçekleşir? Hangi bölgeler beyinde bu işleri yapar? En sık neden nedir?
Lisan işlevi içinde konuşulanı anlama, konuşma, yazma, okuma, tekrarlama, isimlendirme gibi işler yer alır. Beyinin iki tarafı farklı işlevleri yapmak üzere ayrışmıştır. Basitçe lisan işlevi ve motor beceri gerektiren işleri beyinin sol tarafı yaparken, vücudun ve çevremizin bilinmesi ile ilgili işlevleri beyinin sağ tarafı yapar.

Lisan işlevinin bir alt özelliği olan konuşulanı anlama, kulak yolu ile gelen bilginin hafızadaki anlamları ile karşılaştırılması sonrasında oluşur. Yani bilgi önce alınır ve taşınır, sonra çözümlenir ve anlamlandırılır. Ardından bu bilgi beynin her tarafına dağıtılır ki bu bilgi ile uyumlu işi yapacak beyin bölgesi çalışsın ve yanıt oluştursun. Örneğin "araba geliyor kenara çekil" cümlesi işitildiğinde bilgi motor hareket sisteminin olduğu beyin bölgesine aktarılır, bu bölge çalışır, ve gövdenin arabadan kaçması sağlanır. Burada kaçma hareketi yanıttır. "Sen kaç yaşındasın" dendiğinde de bilgi bellek sistemine aktarılır ve yaş ile uygun sözcük yanıtı olarak ağızdan dışarı çıkar. İşitilene yanıt vermek gibi görülen bilgiye yanıt vermekte benzer şekildedir. İşitilen her nesnenin bir görüntü karşılığı zaten beynimizde kodlanmış durumdadır. Hatta işitilen ya da duyulan her şeyin özelliği -dokunuşu-sıcaklığı-sertliği-rengi-ne işe yaradığı- gibi özellikleri bellek sisteminde saklıdır. Bu bilgi trafiğinin beyinde kesilmesi ile önceden bilinen bu bilgilere ulaşamama, onları kullanamama durumunda afazi dediğimiz durum ortaya çıkar. Örnek verelim; Duyulan sesi tanıma sistemi çalışmadığında işitilen kelimeler yorumlanamaz, konuşulan anlaşılmaz, kişi anlamadığı için ilişkisiz - alakasız yanıtlar verir ama bu durumun da farkında değildir. Hasta son derece rahat konuşmaktadır ama boş konuşmaktadır. Beyinde hasara uğramış bölge temporal ve paryetal lob denilen beyin bölgelerinin birleşme bölgesindedir. Bir başka durumda ise hasta konuşulanı anlar ama ona bir yanıt veremez ve ağzından zar zor tek bir kelime çıkar. Çıkan bu kelime de yapısal olarak doğru değildir. Kişi bu durumun farkındadır ve ciddi sıkıntı hissi yaşar. Bu anda sorun beyinde frontal lob denilen bölgededir. Eğer hem frontal ve hem de tempora-paryetal bölge tutulmuş ise - ki bu da mümkündür- o zaman da kişi ne anlayabilir ne de konuşabilir durumdadır.

Afazi durumuna neden olan en sık sebep bu beyin bölgelerini besleyen damarların tıkanmasıdır. Bu bölgeleri orta serebral arter dediğimiz, şah damarının devamı olan beyin damarı besler. Tıkanma sebepleri arasında kalpten ya da boyun damarlarından çıkarak beyne giden pıhtılar, damar içinde akan kanın yapısındaki bozukluklar ile pıhtılaşmaya meylin artması, damar duvarının şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kollesterol, uyku apnesi gibi nedenler ile bozulması sayılabilir. Diğer nedenler arasında beyin yaralanmaları, demans hastalığı, beyini etkileyen tümöral hastalıklar bulunur.

Nasıl tedavi edilir? Kime gitmek gerekir?
Hastalığın nedeni genellikle damar tıkanması olduğu için öncelikle nöroloji hekimine başvurmak doğru olacaktır. İlk dönemde kişinin beyin fonksiyonları kurtarılabildiği kadarı ile kurtarılır ve ardından rehabilitasyon süreci başlar. Bu süreçte bu hastalığın tekrar ortaya çıkmaması için gerekli incelemeler yapılması şarttır. Hekim beyin görüntüleme yöntemleri ile ve yatak başı testler ile hangi tür lisan bozukluğu - afazi olduğunu tespit eder.

Hangi ilaçların ve yöntemin tedavide yeri vardır.

Afazi tedavisinde bugün için gösterilmiş olan tamamen iyileştirici bir tedavi yöntemi yoktur. Çünkü kişide beyin dokusu kaybı ortaya çıkmaktadır. Ancak beyin değişebilen, kaybedilen fonksiyonları kısmen de olsa geri kazanabilen bir yapı gösterir. "Konuşma tedavisi" denen tedavilerin bu iyileşme sürecinde kısmen de olsa faydalı olabildiği gösterilmiştir. Ancak bu tedaviler uzmanlaşmış merkezlerde yapılmaktadır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.