Takip Et
  • 10 Nisan 2020, Cuma

KARTALLAR VE TAVUKLAR

KARTALLAR VE TAVUKLAR

Sizleri bugün koronalı günlerden uzaklaştıracak bir öykü ile buluşturmak istiyorum.

Hikayeyi değerli Komutan Danış Hoşbay’dan dinlemiştim.

Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler. Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar. Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun altındaki o yumurta kırılır. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıkar.

Herkes şaşkın, mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir. Anne tavuk, yavrusuna dersler vermeye başlar: “ Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı böyle ye!” Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna ; tehlikelere arşı nasıl davranacağını da…. Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe de güzelleşmektedir. Oldukça uzun kanatları vardır. Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadır.

Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrunun gözü, gökyüzünde çok yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir.

“Anne bu ne? diye sorar.

Anne tavuk; Ha o mu? O kartal yavrum kuşların padişahı.”

“Ne güzel uçuyor!” deyip iç geçirir yavru tavuk.

“Evet yavrum. Ama sen sakın ona özenme! Asla onun gibi olamazsın. Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiçbiri onun gibi uçamadı. Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın.”

O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında ,”Keşke bende bir kartal olup uçabilseydim.” diye üzülür ve hayıflanır.

Ve bir gün siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı ve gösterişli kartalı izlerken ölüp gider. Onu bir tavuk gibi defnederler. Oysa ölen bir kartaldır.

Etienne de la Boetie “Gönüllü Kulluk” kitabında der ki: “Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir. (Bakınız mankurtlaşmak başlıklı yazıma)

Bilinçsiz ailelerin ve iktidar baskısı altındaki toplumların çocukları kulluk, kölelik düzeni içinde büyütülüp eğitilirler. Siyasi iktidarlar en küçük bir eleştiriye, protesto gösterisine tahammül edemezler; onlar gibi düşünmeyenler suçludur, haindir. Dolasıyla bu insanlarda siyasal iktidarı eleştirmeye yönelik herhangi bir eyleme kalkışamazlar. Böyle bir eylemin gerektirdiği özgün düşünceden, özgür iradeden yoksundurlar. Kurulu düzeni sevip benimserler ve sürdürdükleri yaşamın dışında başka yaşam biçimleri olduğunun ya da olabileceğinin farkına bile varmazlar.

Oysa insanların, içinde bulundukları durumu doğal karşılayıp benimsememeleri, hep daha iyiyi, daha güzeli amaçlamaları için onlara belli değerler, onur, erdem gibi insani davranış kalıpları aşılamak gerekir.

Çünkü bilimsel ve özgür düşünen, aklını öne çıkaran, sorgulayan, gerektiğinde hesap soran bireylerin oluşturduğu toplumların geleceği çok daha güven içinde olacaktır.

Bu gönüllü kulluğun yok edilmesi, özgür bireylerin yetiştirilmesi yine yönetenlerin elindedir. Yani iktidarlar, isterlerse kartal, isterlerse tavuk yetiştirirler.

Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda kartal yetiştirmek gayretindeydi. Bazıları ise kartallara düşman; onlar tavuk beslemek istiyor.

Bir korona virüsü çıkardılar tüm dünyayı evlere tıktılar. Her şey online yapılsın istiyorlar. Kim bunlar Bilgi çağında büyük paralar kazanmış dev firmalar…

Dünyayı tek düze bir merkezden yönetmek istiyorlar. Din, dil, yaşam tek düze olsun tüm insanlığı biz yönetelim istiyorlar. Zengin aileler ile ulus devletlerin savaşıdır yaşamakta olduğumuz… Kartalda olmak, tavukta olmak sizin elinizde…

Hepinize iyi hafta sonları Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.