Takip Et
  • 20 Temmuz 2015, Pazartesi

Hep beklenen

‘Canımın yarısı’ diye mırıldandığını duydum annemin. Zaten hep tanık oluyorum babam için özlemle söylediği anlamlı sözlere. Babam, annem ve ben bir elmanın bütünü idik. Babam gitti ve sonra elmanın üçte biri değil aslında yarısından fazlası yok oldu ve yaşamın tadı da artık eskiye göre kalmadı. Ev bomboş kaldı. Öyle arıyor ki gözlerimiz onu. Bazen sanki evde varmış, sesini duyar gibi oluyorum babamın ya da bir anda çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum. Tabii ki babam gelmeyecek. Bunu en derin gerçekten daha kalıcı kazıdım beynime ama sadece gelsin diye umuyorum ya da bekliyorum. Bazen unuttum babamın öldüğünü ve ardından hemen içimden ve zihnimden dedim ki babam öldü artık yok diye geçti ve bu anlık geçişlerim hala devam etmekte… Tabii ki çok özlüyoruz babamı hatta özlemekten öte bir his içindeyiz ona karşı. Ama dönüşü var mı ölümün ya da giden gelir mi geri? Saatler geçer, günler, haftalar, aylar, yıllar geçer kaybettiğini göremezsin artık. İşte ölümün en acı yönü de bu en değerlinin artık nefes aldığını görememek, hissedememek… Kalan kişilere ise hayatına devam etmek düşüyor zor olsa da. Bizler yaşama ayak uydurmayı sürdürüyoruz. Ama bir saniye bile kaybettiklerimizi düşünmeden geçmiyor geçemiyor. Her zaman bizimle birlikteler aslında. Yüreğimizin en güzel yerinde taht kurmaya devam etmekteler. Unutulur mu anılar, geçen günler? Asla! Daima canlı ve bizi ayakta tutan hatıralar. Dilerim sevdiklerinizden ayrı kaldığınız bir an bile olmasın. Hayatınızın anlam yükü taşıyan kişileri hep yanınızda olsun. Sevdiklerinizle geçireceğiniz nice bayramlarınız olsun... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.