Takip Et
  • 19 Mart 2018, Pazartesi

DİDİM

1982 yılından bu yana, bazı yaz tatillerimin bir haftasını olsun değerlendirdiğim güzel bir coğrafyadır Didim. Ne hikmetse birçok Ankaralı-Eskişehirli gibi ben de severim iklimini, denizini, kumunu.

Tatil gerekçeli ziyaretlerimden öte kimi zaman konuk sanatçı olarak da davet edildim etkinliklerine. İzmir’de yaşadığım süreçte Gurup Mavi&Şinasi Kula konseri adı altında, Apollon Tapınağında mükemmel bir konsere imza atmışlığımız da vardır hani…

Tahmin ediyorum ki Didim şu sıralar Türkiye’de en çok göç alan yerleşim merkezlerinin başında gelmektedir. Yani kozmopolit(değişik uluslardan, ırklardan olan kimseleri bir araya getiren, barındıran, kapsayan) bir yapılanmaya sahip. Tabelada nüfus 70.000 olarak görünse de, yaz aylarında 300.000 kişilik devasa bir yerleşim merkezi oluyor. İşte bu gerçekler ışında kapasitesi dışındaki yükü kaldıramıyor doğal olarak. Didim’e ait bir ekol-tarz ya da kültürünü benimsemek yerine her gelen kendi coğrafyasının birikimlerini, kültürünü yaşamaya ve yaşatma gayretine giriyor. Didim’e yerleşip Didim’de yaşasa da, niceleri Didim’i yaşamaktan çok uzak!

Bu tercihte ısrar edenler de zaten memleketçilik paydaşlı derneklerde, oluşumlarda kendi coğrafyalarından getirdikleri gelenek görenekleri sürdürmekle mutluluğu buluyor…

Kapasitesi dışında bir yük dedim yazımın bir bölümünde, dikkat ettiniz mi bilmiyorum? Geçtiğimiz günlerde, “suç makineleri yakalandı” ve “Didim’de ev odasındaki uyuşturucu imalathanesi çökertildi” manşetleri ile iki ayrı haberi paylaştı Denge Gazetemiz.

Uyuşturucu, maalesef ülkemizin büyük sorunlarındandır. Her ne kadar yasa yapanlar görmezden gelip gündemlerine almasalar da, hele ki Bonzai adı altında emperyalist bir saldırı(organizasyon) çok ciddi boyutlarda ölüm saçmaya devam etmektedir. Maalesef Didim’e de el atmaktan geri kalmamıştır emperyalist taşeronlar(yerli işbirlikçiler).

Para uğruna anasını-avradını dahi satmaktan zerre çekinmeyen uyuşturucu baronları(ve onların ayakçıları)ülkenin her yerinde kol gezmektedir. Emniyet teşkilatının fedakârlıklarla yakaladığı bu sürüngenler, caydırıcı yasalar bir türlü çıkmadığı için(her ne hikmetse) üç gün sonra ellerini kollarını sallayarak halka tehlike saçmaya devam etmektedirler. Öncelikle Didim Emniyet teşkilatının KOM birimini kutlamak isterim. Ama bu yeterli midir tehlikenin bertaraf edilmesi adına? Asla…

Didim halkı(tabii ki evlatlarını seviyor, geleceğini düşünüyorlarsa) en az emniyet teşkilatı kadar emek sarf etmelidir. Uyuşturucu taciri ve satıcısı olacak bu aşağılık sürüngenlere nefes alma hakkı dahi tanımamalıdır. Gölgesinden korkmak yerine, bu tür toplum düşmanlarını anında emniyete bildirmeleri gerekmektedir.

Keza mafya özentisi güruhlar için de geçerlidir temennim.

Sivil toplum kuruluşları bazında hayal kırıklıklarımı da eklemek isterim yazımın son bölümüne. Örneğin; “ben de saflarınızda yer almak istiyorum” arzusu ile Didim ADD’ye gidip üye olmak istedi kayınpeder. Telefonla iletişim kurup ertesi gün için buluşma randevusuna gitti. Gitti gitmesine de; derneğin kapısında(Pazartesi-Perşembe-Cumartesi-Pazar günleri kapalı) yazısını okuyup kös kös geri göndü. Buluşma için söz veren de ortada yok tabi…

Hayvan koruyucuların yeni oluşturduğu derneğin kurucuları ile hemen yollarımız kesişti doğal olarak. Yeni dernek için minicik de olsun katkı koyduk yârimle birlikte. Fakat oluşumun ertesi haftasında “sen başkan olamazsın, ben olacağım” çatışmaları da bizi hayal kırıklığına uğrattı. Birlik beraberlik adına çok daha farklı olmasını arzuladığımız Didim ile ilgili önümüzdeki hafta da yerel yönetimin çalışmalarından bahsedeceğim.

 

OZANCA

 

ANNEM

İçimde bir sızı var

Göğsümde büyür annem

Koskoca bir şehirde

Yalnızım yine annem.

 

Kavgalardan küslüklerden

İkiyüzlü dostluklardan

Yalanlardan çalanlardan

Yoruldum artık annem.

 

Bu şehir hüzün kokar

Kaybolmuş tüm sokaklar

Hepimiz yıldız yıldız

Yalnızız yine annem… Şinasi KULA

 

GÜLÜMSE

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.