Takip Et

Düzenlemeler

2024-09-24 11:16:00

Vermek, mutluluğun anahtarı

Dünya Mutluluk Raporu’na göre, dünya genelinde 1 milyardan fazla yetişkin kaygı ve depresyonla mücadele ediyor. Bu endişe verici tabloya rağmen, mutluluğa giden yol aslında oldukça basit olabilir: Vermek. Jacqueline Way’in TEDx konuşmasında, bilimsel araştırmaların da desteklediği bu kavram, sadece başkalarına yardım etmenin değil, aynı zamanda kendi mutluluğumuzu inşa etmenin en etkili yollarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

 

Jacqueline Way, üç çocuk annesi ve "365 Give" adlı sosyal yardım organizasyonunun kurucusu olarak, vermenin mutlu olma üzerindeki etkisini kişisel deneyimleri ve bilimsel verilerle destekleyerek paylaşıyor. Way, dünyanın dört bir yanında araştırmacıların yıllardır üzerinde çalıştığı bir gerçeği basit bir dille anlatıyor: İnsan vücudu, verme eylemi için biyolojik olarak programlanmış. Birine yardım ettiğimizde, içsel bir "yardımseverin coşkusu" olarak adlandırılan doğal bir mutluluk hissi yaşıyoruz. Bu, beynimizde endorfin hormonlarının salgılanmasıyla gerçekleşiyor ve insanı adeta mutlu bir zirveye taşıyor. Bunun yanı sıra, oksitosin (sevgi hormonu) seviyemiz yükseliyor ve stres hormonu kortizol düşüyor. Bu da verme eyleminin aynı zamanda stresi ve kaygıyı azalttığını gösteriyor.

 

YARDIM ETMEK: MUTLULUĞA GİDEN EN KOLAY YOL

 

Jacqueline Way, oğlu Nick’in üçüncü doğum gününde hayata geçirdiği "365 Give" projesiyle, her gün küçük bir iyilik yaparak nasıl büyük bir fark yaratılabileceğini ortaya koyuyor. Nick henüz üç yaşındayken, Way ona her gün birine ya da bir şeye yardım etme alışkanlığı kazandırmaya karar verdi. Proje basit başladı: Hayvan barınağına battaniye bağışlamak, sahilde çöp toplamak, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi küçük iyiliklerle... Ancak kısa sürede bu basit iyilikler, Nick için bir yaşam tarzına dönüştü.

 

Way, küçük oğlu Nick ile başladığı bu projenin kısa sürede sadece ailesi ve arkadaşları arasında değil, tüm dünyada yankı bulduğunu anlatıyor. Blogunda yazdığı yazılar, dünyanın dört bir yanından insanları etkiledi ve binlerce kişi günlük yaşamlarında küçük iyilikler yapmaya başladı. Londra’dan Henry, her gün yolda karşılaştığı evsiz bir adama kahvaltı vermeye başlamış; Uganda’dan Aaron, sokakta yaşayan dört çocuğa öğle yemeği ısmarlamış. Avustralya’dan bir öğretmen olan Amy ise "365 Give" fikrini sınıfına taşıyarak, öğrencileriyle birlikte günlük yardım faaliyetlerine başlamış. Öğrencilerin her gün birine yardım ederek nasıl daha mutlu bireyler haline geldiklerini görmek, projenin eğitim dünyasında da etkili olduğunu göstermiş.

 

BİLİMSEL KANITLARLA DESTEKLENEN MUTLULUK

 

Bilim insanları, yıllardır yardımlaşma ve mutluluk arasındaki bağı inceliyor. Yıllar süren araştırmaların sonucu, insan beyninin verme eylemi için biyolojik olarak programlandığını gösteriyor. Way’in aktardığına göre, birine yardım ettiğimizde beyin "yardımseverin coşkusu" adı verilen bir mutluluk zirvesine ulaşıyor. Endorfin, oksitosin gibi hormonlar artarken, stres hormonu olan kortizol azalıyor. Bu da sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da yardımlaşmanın bireyler üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koyuyor.

 

Jacqueline Way, "365 Give" projesiyle bu bilimi pratik bir hale getiriyor. Sadece bireylerin değil, çocukların da yardımlaşma alışkanlığı kazandığında nasıl daha mutlu bireyler olduklarını gözler önüne seriyor. Projeyi eğitim dünyasına taşıyan öğretmenler, öğrencilerin birbirlerine yardım ettiklerinde sınıf içi ortamın nasıl değiştiğini ve bu iyilik hareketinin tüm sınıfa yayılma potansiyelini anlatıyor.

 

KÜÇÜK ADIMLARLA BÜYÜK DEĞİŞİM

 

Jacqueline Way’in projesi, küçük adımların büyük değişimler yaratabileceğini gösteren en etkili örneklerden biri. Başlangıçta sadece oğluyla yaptığı bir aile projesi olarak düşündüğü "365 Give", bugün dünya çapında binlerce çocuğun ve yetişkinin katıldığı küresel bir harekete dönüştü. İnsanlara her gün bir iyilik yapmanın sadece başkalarını değil, kendilerini de mutlu edeceğini öğretmek, Way’in misyonunun temelini oluşturuyor.

 

Way, konuşmasında "Bir üç yaşındaki çocuğun bile yapabileceği kadar basit" diyerek yardım etmenin aslında ne kadar kolay olduğunu vurguluyor. Yardım etmek, sadece büyük maddi yardımlar ya da büyük projelerle sınırlı değil. Geri dönüşüm yapmak, bir komşuya yardım etmek, bir hayvanı beslemek ya da çevreyi temizlemek gibi küçük ama etkili adımlarla herkes dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilir. Way’e göre, önemli olan bu küçük adımların her gün atılması ve iyilik yapma alışkanlığının günlük yaşamın bir parçası haline getirilmesi.

 

BİR İYİLİK DALGALANMASI YARATMAK

 

"365 Give" projesi, bireylerin iyilik yaparak nasıl mutlu olabileceklerini gösteren güçlü bir hareket olmanın ötesinde, dünya çapında bir dalgalanma yaratma potansiyeline sahip. Way, konuşmasında izleyicilere şunu soruyor: "Eğer her gün bir iyilik yapsak, ne olurdu?" Bu sorunun cevabı basit: Daha mutlu bireyler, daha mutlu bir toplum ve daha iyi bir dünya. Herkesin günlük yaşamında küçük iyilikler yaparak, hem kendi mutluluğunu hem de başkalarının mutluluğunu artırabileceğini vurgulayan Way, iyilik yapmanın bulaşıcı bir etki yaratabileceğini belirtiyor.

 

Sonuç olarak, Jacqueline Way’in "365 Give" projesi, yardımlaşmanın sadece başkaları için değil, kendimiz için de ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Yardım etmenin insan biyolojisinde doğal bir mutluluk kaynağı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmışken, bu basit eylemi günlük hayatımıza dahil etmek, hem bireysel hem de toplumsal mutluluk için en etkili çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Yardım etmenin gücüne inanarak, daha mutlu bir dünya yaratmak hepimizin elinde. (HABER MERKEZİ)