tvDEN ekranlarında Prof. Dr. Ufuk Eryılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı "10 Soru 10 Cevap" programına konuk olan Adnan Menderes Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemin Durum Polat, meme kanseri farkındalığı, erken tanı yöntemleri ve tedavi süreçleri hakkında kapsamlı bilgiler veriyor.
MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ
Doç. Dr. Yasemin Durum Polat, meme kanseri risk faktörlerini açıklarken, risk gruplarını iki ana başlık altında inceliyor: değiştirilemeyen ve değiştirilebilir faktörler. Değiştirilemeyen faktörler arasında ileri yaş, kadın cinsiyet, beyaz ırk, ailede meme kanseri öyküsü, kişinin kendisinde daha önce meme kanseri öyküsünün bulunması, erken yaşta adet görme ve geç yaşta menopoza girme gibi unsurlar yer alıyor. Değiştirilebilir risk faktörleri arasında ise fiziksel aktivite, ideal kiloyu koruma, gebelik sayısı, emzirme süresi ve hormonal ilaç kullanımı bulunuyor. Bu noktada, erken yaşta adet görmek veya geç yaşta menopoza girmek, uzun doğurganlık dönemi dolayısıyla meme kanseri riskini artırıyor.
YÜKSEK RİSK GRUBUNDA KİMLER YER ALIYOR?
Yüksek risk grubunda, BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonlarına sahip olan bireylerin bulunduğunu belirten Polat, bu kişilerin meme kanseri açısından daha dikkatli olması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, meme kanseri tanısı almış bireyler, meme kanseri öyküsü olan birinci derece akrabaları bulunanlar ve bazı kanser türlerine sahip olan bireyler de yüksek risk grubuna dahil ediliyor.
TEMEL BELİRTİLER VE MUAYENE
Meme kanserinin belirtileri arasında memede veya koltuk altında ele gelen sertlik, meme cildinde kalınlaşma ve çekinti, portakal kabuğu görünümü, meme başı akıntısı ve renk değişimi gibi belirtiler bulunuyor. Dr. Polat, bu belirtilerle karşılaşan kişilerin bir uzmana danışmalarının önemine dikkat çekiyor. Meme ağrısının genellikle iyi huylu tümörlerle bağlantılı olmasına karşın, meme kanserinde ağrı olasılığının tamamen göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
ERKEN TANI VE TARAMA YÖNTEMLERİ
Erken tanının önemine değinen Polat, mamografinin meme kanseri taramalarında altın standart olarak kabul edildiğini belirtiyor. 40 yaşın üzerindeki kadınların her yıl mamografi çektirmesinin önemine vurgu yaparak, mamografinin getirdiği düşük düzeydeki X ışınının meme kanseri riskini artırmadığını belirtiyor. Mamografinin meme kanserine bağlı ölümleri %30 oranında azalttığını ifade eden Polat, mamografi çektirmenin riskleri azaltmada ne kadar etkili olduğunu vurguluyor.
DİĞER GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ: ULTRASON VE MR
Mamografinin yanı sıra ultrason ve MR'ın da meme kanseri tanısında kullanılan diğer görüntüleme yöntemleri olduğunu belirten Polat, özellikle genç bireylerde ilk olarak ultrasonun tercih edildiğini söylüyor. MR'ın meme kanserinde kullanımı konusunda ise dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor; gereksiz MR çekimlerinin hasta için endişeyi artırabileceğini ve bazen gereksiz biyopsilere yol açabileceğini ifade ediyor.
BİYOPSİ VE İŞARETLEME
Biyopsinin meme kanseri tanısında önemli bir araç olduğunu belirten Polat, ultrasonda şüpheli görülen lezyonlardan biyopsi alarak kesin tanıya ulaşılabildiğini anlatıyor. Ayrıca, biyopsi yapılan alanın daha sonra cerrahi müdahale için kolayca bulunabilmesi amacıyla işaretleme yönteminin kullanıldığını, bu yöntemin tedavi sürecinde büyük kolaylık sağladığını ifade ediyor.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Meme kanseri tedavisinin hastanın yaşına, kanserin boyutuna ve yayılma durumuna göre değişkenlik gösterdiğini söyleyen Polat, kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi gibi tedavi seçeneklerinin yanında, son yıllarda akıllı ilaçlar ve moleküler düzeyde tedavi yöntemlerinin de uygulandığını belirtiyor. Tümörün küçültülmesinin ardından cerrahi müdahaleye geçilerek daha az doku kaybı sağlandığını ifade ediyor.
İYİ HUYLU TÜMÖRLER
Polat, meme dokusunda sıklıkla görülen iyi huylu tümörlerin kansere dönüşme riskinin düşük olduğunu, ancak bu tümörlerin düzenli takip edilmesi gerektiğini belirtiyor. Kistler, fibroadenomlar ve yağ nekrozları gibi iyi huylu tümörlerin takip süreci hakkında bilgiler sunuyor.
ABLASYON YÖNTEMLERİ
Polat, iyi huylu tümörlerin tedavisinde kullanılan yeni bir yöntem olan ablasyon tedavilerinden bahsediyor. Kryo ablasyon (dondurma yöntemi) ve Termal ablasyon (ısıtma yöntemi) gibi minimal invaziv yöntemlerle iyi huylu tümörlerin tedavi edilebildiğini ve bu yöntemlerin estetik kaygısı olan hastalar için de tercih edilebileceğini belirtiyor.
Doç. Dr. Yasemin Durum Polat’ın bu ayrıntılı anlatımları, meme kanseri farkındalığını artırmaya yönelik bilgileri geniş bir çerçevede izleyicilere sunuyor. Polat, hastaların erken tanı ve tedavi süreçlerine dair bilgi sahibi olmalarının, özellikle kendi kendine meme muayenesi gibi yöntemleri öğrenmelerinin önemine dikkat çekiyor. (GÖNÜL ÇATALKAYA)