Takip Et
  • 16 Kasım 2015, Pazartesi 11:00

"Belediye yapmazsa hizmeti biz yaparız"

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun talebesi ve avukatı olarak bilinen AK Parti Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz, TBMM’deki makam odasında Denge Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Emin Aydın’ın sorularını yanıtladı.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

Aydın siyasetinin alıştığı klasik söylemleri bir kenara iten Abdurrahman Öz, çok iddialı çıkışlar yaptı. Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmak zorunda olduğunu vurgulayarak, “Hizmeti belediye yapmazsa ilgili kurumlara yaptırtır, parasını da belediyenin bütçesinden kestiririz. Bunun kanunda yeri var” dedi.

Bürokrasiye çok sert mesajlar veren Öz, “Çalışmayan müdür gider, koltuklar kimsenin babasının malı değil. 4 yıl sonra partim yine aday göstersin, Aydın bizi tekrar seçsin isterim. Bu konuda engele tahammülümüz yok” diye konuştu.

AK Parti teşkilatlarında bazı değişiklikler yapılacağının sinyallerini de veren Öz, 2019 yerel seçimlerinde süreç başladıktan sonra aday aramayacaklarını, 4 yıl içinde belediye başkanı ve meclis üyesi adaylarının teşkilat içindeki çalışmalar neticesinde belirleneceğini, bunların büyük oranda gençlerden oluşacağını kaydetti.

Sivil toplum kuruluşlarının Ankara ile bağlantılı ve güçlü olmasını sağlamak için çalışacaklarını belirten Öz, Aydın yararına projesi olanlarla birlikte çalışacaklarını, iş yapmak niyetinde olan herkese kapılarının açık olduğunu ama asla üzerlerinden siyaset yapılmasına müsaade etmeyeceklerini vurguladı.

AK Parti Aydın milletvekillerinin uyum içinde çalışacağını, bunu uygulamaları ile göstereceklerini ifade eden Öz, diğer partilerin milletvekilleriyle de Aydın için birlikte çalışmaya hazır olduklarını söyledi.

İncir ve jeotermal konusundaki soru işaretlerinin giderilmesi için ADÜ Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan’ı göreve davet eden Öz, “Ben hem elektriğim olsun isterim hem de canım çektiğinde incirin en kalitelisini yemek isterim. Akademik çalışmalarla ortaya konacak sonuca göre üzerime düşeni yapmaya hazırım” dedi.

Öz’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle;

1 KASIM’DAN SONRA AYDIN İÇİN NE DEĞİŞECEK?

Yeni AK Parti hükümetimizin öncelikle kurulmasını bekliyoruz. AK Parti hükümeti kurulduktan sonra biz de 3 milletvekili hep birlikte Aydın için çalışacağız. Zaten adaylık sürecinde de biz bunu vaat ettik. Zaman gösterecek. Nasıl bir çalışma yapıldığını Aydınlıya göstereceğiz. 2 gündür Başbakanımız televizyonda açıklamalar yapıyor. İnsanların kafasında şu tereddüt var. Bir sürü vaatler verildi, bu vaatler yapılacak mı diye sorgulanıyor. Başbakanımız da seçim taahhütlerini tarihler koyarak, yerine getirileceğini söylemiş olması, genel politikadaki bu değişiklikler Aydınımızı etkileyecek. Biz de hem Aydın Milletvekili hem de başbakanımızın talebesi olarak, inşallah Aydın’a verdiğimiz sözleri diğer Milletvekili arkadaşlarımızla birlikte yerine getireceğiz.

BAŞBAKAN TAKVİM VERİYOR, AYDIN VAATLERİ İLE İLGİLİ SİZİN TAKVİMİNİZ VAR MI?

Başbakan takvim verir iken herkes ona uymak zorunda. Ama biz milletvekilleri olarak, bire bir takvim vermekte zorlanabiliriz. Biz karar verici kişi değiliz. Sadece siyasi gücü kullanıp işi buraya yönlendirecek kişiyiz. O uygulamamızda zaten görülecek. Mizacımız da bu işlere uygun. Sözümüzde durmazsak yanlış olur. Ama uygulamamızda görülecek. 6 ay bir zaman vereceksiniz.

SEÇİM SONUÇLARI

Aydın’da 12 yıl sonra ilk defa AK Parti psikolojik üstünlüğü ele aldı. Siyaseten AK Parti, seçim çalışmaları sırasında da hep AK Parti konuşuldu. Çıldır Havaalanı, otoyol, yüzme havuzu hep bizim söylemlerimiz konuşuldu. Bu manada Aydın’da biz psikolojik üstünlüğü yakaladık. Seçim sonuçlarında da 35 bin oyumuzu artırmış olmamız, bir de tüm ilçelerde artırmamızla Aydın’da AK Parti’nin gündemi belirleyici olduğunu ortaya koymuş oldu. Seçim sonuçlarında partimizi başarılı buluyorum. Aydın seçim sonuçlarında başarınız neye dayalı diye sorarsan, öncelikle genel konjektöre bağlıyorum. Türkiye’de tek başına bir partinin iktidara gelmesi yönünde bir genel kanaat oluştuğu için bu yönde, bir karar vardı. Bunu öncelikle sandığa yansıttı. Biz burada ne yaptık? 7 Milletvekili adayı arkadaşımız ve teşkilatlarla birlikte hareket ederek, oluşan bu iradede insanlara güven verdik. Teşkilatlar da 1 Kasım sürecinde seçimi kazanmak için çalıştı. Başbakanımız çıksa dese ki yarın seçim var; Teşkilatlarımızın tamamı ya çok yorulduk biraz dinlenseydik demez, tamam hemen hazırız der. Böyle güzel, hazır bir teşkilatımız var. Bu teşkilat olduğu sürece Aydın’da inşallah, 2019’da da başarılı oluruz diye düşünüyorum.

MUHALEFETLE İLİŞKİLERİNİZ NASIL OLACAK?

Muhalefetle ilişkilerimiz, insani düzeyde herhangi bir sorunumuz olmaz. Hepimiz nihayetinde insanız. Bu işler, öncelikle partimizin takdiri sonra da insanlarımızın takdiriyle. Bizler emanetçiyiz. Asıl hedefimiz Aydın’a hizmet etmek olacak. Diğer milletvekili arkadaşlar da Aydın’a hizmet etmek için seçildi. Abdurrahman Öz olarak ben, benimle çalışmak isteyen herkesle çalışırım. Ama siyasetçi olduğumuz için orada ince bir noktaya dikkat edilmesini hep belirtiyorum. Hatta ben siyasetçi değil, dernekler, odalar, valilik, üniversite, belediyeler. Benimle çalışmak isteyen, benden bu manada işlerin çözümünde yardım isteyen herkesle beraber olurum. Nihayetinde siyasetçiyiz ve oy almamız lazım, iktidarda olmamız gerekiyor. Bizim yaptığımız hizmeti de yaptığımızı söyleyecek siyasetçilerle biz her zaman çalışmaya varız. Bizim yaptığımız hizmeti kendi yaptığı hizmet gibi gösteren, kendine siyasi rant sağlayacak kişiyle de kimse kusura bakmasın biz çalışma yapmayız. Ben bir olayda en küçük birinin bir emeği varsa, bunu basın önünde de söylemekten rahatsızlık duymuyorum.

ANKARA’DA AYDINLI BÜROKRAT NEREDEYSE KALMADI, BUNUN SAĞLANMASI İÇİN ÇALIŞILACAK MI?

Bu öncelikle vatandaşın kendini yetiştirmesi ile ilgili bir şey. Bizim Aydınımızda tarım var. İç Anadolu bölgesindeki bir ilin haritası olsaydı herhalde bir buğday başağı olurdu. Bizim hamdolsun, sadece yetişen 26 – 27 çeşit sebze ve meyvemiz var. Bu yüzden insanlar o yetişen meyvelerle uğraşmaktan başını kaldıramıyor. Ankara’da bürokraside başlangıç yapmış olmadığı için kendisi, önce kendisi bir noktaya gelecek, geldiği noktadan sonra siyasetçinin onu taşıması lazım. Bu manada bize gelen arkadaşlar olursa biz tabi ki üzerimize düşeni yaparız. Aydınlı gibi çok genel ifadenin yerine insanlar kendini yetiştirecek. Bu yetişmenin ardında biz onun Aydınlı olduğunu öğreniriz, destek oluruz. Ama önce Aydınlının kendisinin yetişmesi lazım. Okusunlar, gayret etsinler. Hakimlik sınavlarına girenlere, kaymakamlık sınavlarına girenlere biz yardımcı oluyoruz. Hiç bir şeyde bir şey yokken bir adamı getiremezsin. Mesela biz kendi başımıza geldik, okuduk, gayret ettik, avukatlık büromuz var, bu işler birden olmuyor. Başbakanımızın yanında hem talebeliğini yaptık, hem de avukatlığını yaptık. Bir sürü dosyada görev aldık. Yaklaşık 20 yıl emek vermiş insanım. 20 yılın birikimi sonucu bu günlere geliniyor. Hiç emek vermeyeceksin, şahsi bir gayretin olmayacak. Onu siz de zaten istemezsiniz.

7 HAZİRAN VE 1 KASIM AK PARTİ’NİN AYDIN’DA SEÇİLİR SIRAYA KOYDUĞU TEK ADAYSINIZ SİZİN İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR, SEBEBİ NE?

Bizler Aydın’da hizmet etmek için siyaset yapıyoruz. Sayın Başbakanımızın hukukçu kimliğimizle bize güvendiğini, sevdiğini Aydın halkı biliyor. Partimizin kongresinde tüzük değişti. Ben bu tüzüğü değiştiren 4 kişilik komisyonun üyelerinden bir tanesiydim. Orada Mehmet Ali Şahin, Hayati Yazıcı, Doğan Kubat vardı. Bunların hepsi bu partinin omurgası olan insanlar. Yeni dönem milletvekili olarak onların içerisinde yer aldım. Bu benim için büyük tecrübe oldu. Bizim hem Aydın’a hem de Ankara’ya bakan yönümüz var. Başbakanımıza hukukçu kimliğimizle bakan yönümüz var. 7 Haziran’da ve 1 Kasım’da aday listesinin ikinci sırasında olmak normal. Ankara’dan baktığımız zaman bu normal. Ben bunu hiçbir zaman yerelde hissettirmedim. Sanki bu yokmuş gibi seçim çalışmalarımı bire bir yaptım. Bunun sorumluluk kısmında şunu da yaptım. Bu yükün sorumluluğundan kaynaklanan bir şeydir. Normal şartlarda ben milletvekiliydim ve ikinci sıra adayıydım, Mustafa ağabey üçüncü sıra adayı, Mehmet ağabey birinci sıra adayı. Ama ben seçimi kazanmamız gerektiğini ve Aydın’dan en az üç milletvekiliyle Başbakanımızın karşısına çıkmam gerektiğini bildiğim için her zaman sırayı önemsemeden Mustafa Ağabey’i ön plana çıkartarak hareket ettim. Bu davranışım Başbakan’a yakınlığımdan kaynaklanan sorumluluğumun neticesidir. Önemli olan benim milletvekili olmam değildi. Mustafa abi ile birlikte Aydın’dan üç milletvekili ile gelip, başbakanımızın yanına çıkıp, ‘efendim biz görevimizi yaptık, Aydın’dan üç tane getirdik’ demek için yapılan bir çalışmaydı. Aydın’da yerel siyasete, insanımızın alıştığı klasik siyasete uymayan davranışımın sebebi, aslında benim o sorumluluk biçimidir. Ama ben bunda başarılı olduğuma inanıyorum. Başbakanımızın karşısına görevini yapmış, oylarımızı yükseltmiş, talebesi ve milletvekili olarak çıkmanın gururunu yaşıyorum.

TAKIM RUHU SEÇİM SONRASI DA DEVAM EDECEK Mİ?

Seçimden sonra harmandalıyı hem Nazilli’de hem de Kuyucak’ta beraber oynadık. O resimlerimize bakarsanız görürsünüz. Ben ısrarla şunu yaptım; Hakan Çağlar Erürker’e zeybek oynarken önüme geçirdim. Metin Yavuz ağabeye ve ilçe başkanımıza ‘hadi gel sen de oyna’ dedim. Takım oyununu severim, efe takım olarak da oynanabilir. Takım oyununa devam.

AKSAYAN BELEDİYE HİZMETLERİNİ BİZ YAPACAĞIZ DEDİNİZ, NEDİR ONLAR?

Evet, 1 Mart itibariyle. Şuan ASKİ 7 haftadır su paralarını okumuyormuş. Şimdi gidecekler okuyacaklar. 3 aylık veya belli bir tonajın üstüne geçtiği için yüksek fiyatta su faturaları gelecek. Kamu hizmetlerinin öncelikle insanımızın yararına olacak şekilde yapılması gerektiğine inanıyorum. Belediyenin yapması gereken aslı görevi olan yol, su gibi hizmetler yapılmadığı zaman, seçim zamanında da söylemiştim, kanunda düzenlemesi var. ‘Kamu kuruluşu görevini yerine getirmezse bu husus valilik tarafından tespit edilir, ilgili belediyeye süre verilir, eğer bu hizmetler yapılmazsa valilik tarafından ya da ilgili kamu kurumu tarafından (DSİ, Karayolları, YİKOB vb.) yapılır. Parası da İçişleri Bakanlığından alınır, bakanlık da belediyenin payından düşer. Ben aslında şunu yapmak istiyorum. Belediyeye ‘ey belediye, biran önce çalışmaya başla’ diyorum. Sıkıştırıyorum. Benim asıl hedefim belediyecilik yapmak değil. Oranın bir belediye başkanı var. Ben rollerin karıştırılmasına da tarz itibariyle de karşı olan bir insanım. Ben Aydın Milletvekiliyim. Büyükşehir belediye başkanı değil. Bu belediye o görevi yapmıyorsa, yaptırtmak da benim Aydın Milletvekili olarak boynumun borcu, sorumluluğum. Bu çıkışımla öncelikle hedefim Aydın Büyükşehir Belediyesini hizmet etmeye zorlamak. Aydın BŞB bu zorlamama rağmen yine hizmet etmiyorsa, insanıma hizmet etmek, bunu yaşayarak göreceğiz. Aydın BŞB çıkıp ben yolları yaptım şunları şunları yaptım derse, ben yine milletvekili olarak görevimi yapmış olacağım. Belediyeyi çalıştıran, işini yapmasını sağlayan milletvekili olacağım. Ama yapmazsa bu sefer kanunu işleterek işi ilgili kurumlara yaptırtan milletvekili olarak, gene görevimi yapmış olacağım.

AYDIN BÜROKRASİSİNİ NASIL BULUYORSUNUZ?

Ben mizaç itibariyle anı yaşayan ve mutlu olan, gereğini yapan bir insanım. Akşam yastığa kafamı koyduğumda uyumam lazım. Bu konu ile ilgili ne yapmak gerektiğini düşündüğümde yapmadıysam üzülürüm. Üzülmemem gerektiğine de inanıyorum. Ben benim gibi çalışan arkadaşları istiyorum. Aydın'ın havası güzel, toprağı güzel, meyvesi güzel ucuz, tatili yakın, yaylası yakın her şeyi yakın. Aydın’a gidip emekli olup, ölüm sıranı bekleyebilirsin. Aydın hizmet bakımdan maalesef en geride kalmış bir yer. İnsan Ankara’dan Aydın’a baktığında Paris sanıyor ama Aydın’a geldiği zaman şok oluyor. Bu sebeple bizim Aydın’a hizmet etmemiz lazım. Şuan benim dört senelik sürem var. Bir daha seçiliriz, seçilmeyiz ama seçilmek isteriz ve inşallah da seçiliriz. Bunu düşünmek istemiyorum şimdi. Ben bu dört senelik sürede bu sorumluluğumu yerine getirmek zorundayım. Ben yüreğini ortaya koyarak çalışacak arkadaş istiyorum. A kişisinin ya da B kişisinin şahsı ile işim olmaz. Ben telefonu açtığımda işi yapacak adam değil. Zaten onu görevi bilerek yapacak adam istiyorum. Kurumların yarışmasını istiyorum. AK Parti her yerde bir sürü oy alıyor, Aydın’da alamıyorsa bunun sebebi bürokrasinin tembelliğiyse müsaade etmeyiz. Kusura bakmasınlar kimse kimseyi müdür yapmak zorunda değil. O koltuklar kimsenin babasının malı değil. Herkes çalışacak. Ben gelip bir günde 13-14 düğüne gidiyorsam, sıfır aldığım 100 bin TL’lik arabayla Koçarlı’nın dağlarından Karpuzlu’ya indirebiliyorsam, onların ellerinin altında devlet imkanları var onlar da çalışsın. Çalışmayacak olan müdürlük yapmasın. Hepimiz oradan para alıyor, evimizin, çoluk çocuğumuzun geçimini sağlıyoruz ve Aydın hizmete aç. Bu sebeple biz yüreğini ortaya koyacak arkadaşlarla çalışırız. Olaya bakacağız. Çalışıyorsa çalışır, çalışmıyorsa kusura bakma kimse babasından bulmadı bunları. Ben de babamdan bulmadım. Kendimi kayırmıyorum. Ben başarısız olursam, 4 sene sonra benim partim beni listeye koyar mı? Aydınlı bizi bir daha seçer mi? Seçmez. O yüzden, müdür başarısızsa kusura bakmasın.

BU SÖYLEMLERİNİZLE AYDIN’IN ALIŞIK OLMADIĞI BİR PROFİL ÇİZİYORSUNUZ, SEBEBİ NEDİR?

Ben içimden geldiği gibi yaşıyorum. Ben hayatımı planlayarak yaşamaya çalışan bir insanım. Bugün bulunduğum konumu 10 sene öncesinden az, çok planlamışımdır, büromu planlamışımdır, Kuyucak’ta kaldığım evi planlamışımdır, rabbim nasip etmiştir, planlarımız doğrultusunda iş gerçekleşmiştir. Olmayabilirdi de, o zaman gerektiği gibi davranırdık ama anı yaşamak ve sorumluluğu hissetmek önemli. Benim avukatlık yaptığım dönemde Ankara’da en çok bilinen özelliğim ‘Abdurrahman’a bir işi teslim et, dön arkana git’ olmuştur. Ben zaten öyle avukatlık yaptım 20 yıl boyunca... Şuan ben bu yaşam tarzımı, iş yapış biçimimi siyasete aktarıyorum. Tarzım klasik siyasete uymayabilir. Sorunu gördüğümde üstünü örtmek gibi bir kaygıyla hareket etmeyebilirim. Bu manada insanlara biraz ters gelebilir. Bu bir sorumluluktur ve gereğini yapacağım. Mesela ben şunu hissettim, 25. Dönem kısa milletvekilliği süresinin son iki, üç gününde, listelerin belli olma aşamasında (o konuda gerçi gönlümüz rahattı ama) bir gün gece yatarken aklıma geldi. Kendime, ‘Abdurrahman, yarın listede olmazsan ne yaparsın?’ (Ben her zaman böyle kendimi sorgularım) diye düşündüm ve sabah gönlüm acayip rahat bir şekilde kalktım. ‘Niye rahatım?’ diye düşündüm. Üç buçuk dört ay dolu dolu milletvekilliği yaptım. Mesela karayolları bölge müdürü ile görüştüm. Birinin işi oldu ona koşturdum, ona koşturdum. Karacasu yoluna gittim, ‘bu müteahhitle bu iş bitmez’ dedim. Geçen bakan bey geldiğinde, genel müdür müteahhit sözleşmesinin feshedildiğini, ihalenin yeniden yapıldığını söyledi. Bu benim başarımdır. Karacasu yol ayrımını her platformda söylerim. Ben milletvekiliyim, toplumu yönlendiren kişiyim, o bağlantının doğru olmadığını, kazalara sebep verdiğini söyledim. Genel müdür çalışmaya başladıklarını ifade etti. Halı sahalar için koşturdum. O kısa dönemde açıkçası şunu söyleyeyim 550 milletvekilinin hiçbirisi bir iş yapmadı. Buna rağmen devamlı geldim, gittim, teşkilatları ziyaret ettim, teşekkür ettim, iftar, sahur, dolu dolu milletvekilliği yaptım. Ona karar verdiğim için gönlüm çok rahattı. Gene inşallah o performansla devam edeceğiz.

ESKİDEN AYDIN İLGİ ALANINIZDI, ŞİMDİ ETKİ ALANINIZ, PARTİ İÇİNDE TEŞKİLATLAR BAZINDA TUTUMUNUZ NE OLACAK?

Seçimlerden sonra, ‘Şunu, bunu yapacağız’ manasına gelmesin. Ben kural olarak şuna inanan bir insanım ve siyaseti bu manada bilirim, Keçiören’de kurucu ilçe başkanlığı yaptım. Ankara’da disiplin kurulu başkanlığı yaptım. Seçim yorucu bir iştir. Zor bir şeydir. Hele hele üst üste iki tane seçim çok zordur. Seçimlerden sonra bir şekilde teşkilatların kongre sürecine girmesine lazım ve bu kongre sürecinde de teşkilatların yüzde 40-50 yenilenmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü yorulan olur, istediğini alamayan olur, hasta olan olur, bırakmak isteyen olabilir, bu bir tazelenme sürecidir. Belki partimiz bir kongre süreci de başlatabilir. Bu yanlış anlaşılmasın. Bunlar benim siyasi öngörülerim veya olmasını istediğim şeyler. Önümüzde 4 sene seçim olmayacak bir süreç var. Partimizin kurumsal manada eğitimi için de özellikle gençlik kollarının hem siyasi hem ahlaki hem muhafazakarlık, demokratlık, partinin ana omurgaları olan bir çok yönden yetişmesi için, üniversite gençliğinin, lise gençliğinin, siyasal bilinci ve siyasal kimliği alması için çok iyi bir eğitim dönemi olarak görüyorum. Önümüzdeki dönem genel merkezde görev alırsam bunun Türkiye genelinde uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Aydın’a uygulanmasını istiyorum. 2019 yılında bizim elimizde hazır yetişmiş bir sürü genç belediye meclis üyesi adaylarımız ve hazır yetişmiş belediye başkanı adaylarımız olması lazım. ‘Haydi seçim’ denildiğinde ‘Buraya kimi getireceğiz?’ demememiz lazım. Zaten AK Parti’nin Aydın siyasetindeki en büyük sıkıntılardan bir tanesi de budur. Yola çıkıldıktan sonra kimle yapacağını sorgulamak büyük kayıp. Seçim çalışmalarında gördüm, Aydın’da ve ilçelerinde çok pırıl pırıl arkadaşlar var. Hatta bunlar bizim camiamızın ikinci kuşak gençleri. Gençlere kimlik ve kişilik kazandırıp, 10 yıl sonrasının Aydın'ını bunlara teslim etmek lazım. Ben öyle düşünüyorum. 4 yıl bunun için büyük bir fırsat diye düşünüyorum. Bu konuda elimden geleni yapacağıma inanıyorum ve inşallah yapacağım.

BİR FORMÜL VAR MI?

Ben her olaya iyi niyetle yaklaşırım. İyi niyetle hareket ederim. Bu camiada ve Ankara’da kabul görmemin en önemli nedeni de budur. Hep insanların sorununu çözmek niyetiyle hareket ederim. İnsanlar benim ismimi duyduklarında, ‘Abdurrahman diyorsa vardır bir şeyi’ derler. İyi niyetli olarak çalışmaya başlayacağız. Önümüzdeki dönemde teşkilatlarla, milletvekili arkadaşlarımızla, genel merkezin yaklaşımıyla bir çalışma yaparız. Bunu uygulamalarımızla göstereceğiz.

YILLARDIR SADECE KONUŞULAN ÇILDIR HAVAALANI, YILAN HİKAYESİNE DÖNEN DENİZLİ OTOBANINI GERÇEKLEŞTİRECEK MİSİNİZ?

Bu seçim döneminde Aydın basını bizi çok ciddiye almadı. ‘Yıllardır söylendi aba yapılmadı’ diye bir şey var. Hatta geçen Aydın’a dostumuz olan bir gazeteci köşesinde bunları yazdı. Ben de ona, ‘sen misin benim aleyhime bu işi yapamaz diye yazan? Yapacağım, seni utandıracağım o zaman da yaptılar diye yazacak mısın’ dedim. Bu manada ben Aydın siyasetine göre biraz iddialı duruyorum. Ben Çıldır’ın yapılmasına gerektiğine inanıyorum. Benim bu sert duruşlarım aslında etki alanımla ilgili. Esnaf Odaları Birliği Başkanı da ‘Havaalanı olmalı’ diye açıklama yapmış. Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası da diyor. Bütün odalar olmasını istiyor. İnsanlar istemekten yorulmuşlar ya o yüzden inanmamaları normaldir. Ben bu manada bunu yapabileceğimize inanıyorum. Bu konu ile ilgili Başbakanımıza seçim sonuç raporu hazırlıyorum.

BAKAN ZİYARETİNDEN ÇIKAN BİR SONUÇ VAR MI?

Aydın Çıldır Havaalanına inen ilk siyasetçi benim. Bir kere bunun Aydın tarihinde kayıtlara geçmesini istiyorum. Bakan, müsteşar ve genel müdürle, küçük bir uçakla geldik. Güzel ve zevkli bir olaydı. Ovaları seyrederek iniş yaptık. Oranın olması gerektiğine inanıyoruz. O gün uçakta gelirken ben bakan beye otobanın gideceği yeri de gösterdim. Bürokraside bir direnç var. Biliyorsunuz bürokrasi her şeye direnir. ‘Adnan Menderes Havaalanı yakın’ gibi gerekçeler söyleniyor. Bizim siyasetimiz ve iş yapış tarzımız orada devreye girecek. Bir kere Aydın Büyükşehir olup da havaalanı olmayan tek il. Aydın’a Çıldır Havaalanı yapıldığında hem yolcu yönünden hem de ihracatı desteklemek yönünden, kargo yönünden çok iyi iş yapacak. Biz orayı, bu işi bize inanarak yapan insanları muhtaç etmeyeceğimize inanıyorum. Çevre yolu 2016 Haziran ayında bitecek. Şuan hızlı bir şekilde yapılıyor. Yüzme havuzları hem Efeler’e, hem Nazilli’ye yapılacak. Gençlerden uyuşturucu ile mücadele için Aydın’a AMATEM istiyoruz diye talep geldi. Ajandamıza yazdık, 1-1,5 ay sonra AMATEM’i Aydın’da gündeme getireceğiz.

AYDIN’IN EN ÖNEMLİ İHTİYACININ NE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Bölge hastanesi hükümetimizin projesi, hayata geçmesi lazım. Aydın’da benim sıkıştığım nokta şurası Aydın’ın her tarafı birinci sınıf tarım arazisi. Dağlarımız bile birinci sınıf tarım arazisi. O incire, zeytine kıyamıyorsun. Bir şey yapmaya kalktığında en az 100 tane incir ağacı kesmen lazım ama bir şey de yapman lazım. Bizim orası ister istemez bir şeklide yaşlı nüfusa da dönüyor. İleride Kuşadası ve Didim bölgelerinde, oralarda hazine arazileri de var, yaşlıların bakımına ilişkin yurt dışıyla da hizmet verebilecek bir merkez tesis kurulabilir mi? Aydın’da birçok kurum aslında çalışmaları yapmış. Kurumların hafızasında ihtiyaçlar var. Abdurrahman Öz olarak sıfırdan bir şey icat ediyormuş havasına da girmek istemiyorum. Tozlu raflarda ilgi bekleyen projeleri karıştırmamız gerekiyor. En iyi yapacağım şeylerden biri de budur. Mesela Nazilli Güzelköy tarafında bizden önceki milletvekilimiz Ali Gültekin Bey’in uğraştığı ama neticelenmeyen fizik tedavi merkezi gibi şeyler var, bunlar yapılabilir. Efeler’de hala daha bir şehir hastanesinin olmaması çok üzücü. Bir şekilde bunu çözmemiz lazım. Geçen haftaki meclis toplantısında komisyondan geçti. Aydın’ın ikinci Üniversitesinin Nazilli’ye kurulması gerekiyor.

AYDIN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Sivil toplum da olsanız devlet ile bağlantınız yoksa bir şekilde çok etki alanınız olmuyor. Aydın’ın havası, toprağı, suyu güzel. İnsanlar Aydın’da doğup, burada yaşayıp ölebilir. Bu Ankara’daki güçleri kullanabilmek ile alakalı bir şey. Diğer alanlarda olduğu gibi sivil toplum kuruluşlarının da daha yerel ve kendi halinde, içine kapanık, olanla yetinen kaldığını düşünüyorum. Aydın’da çok dernek de var. Her kesimin bir temsilcisi var ama ortada belirgin bir şey yok. Daha güçlü olabilir. Bizim köken ve geliş itibari ile yetiştiğimiz belli STK’lar Aydın’da da var. Onlar ve tüm STK’lar çok daha verimli kullanılabilir.

YAŞAM TARZLARI İLE İLGİLİ KAYGI DUYAN BİR KESİM VAR, BU KESİME YAKLAŞIMINIZ NE OLACAK?

Aydın’da belli bir kesim var ve onlar da bizim insanımız. Emekli olmuş, gelmiş Aydın’a yerleşmiş, bu dünyaya dair kaygısı kalmamış, belli bir ekonomik refah düzeyine erişmiş, ‘olsa da olur, olmasa da olur, nasılsa benim bir düzenim var’ diye bakan, kanaatkar insanlarımız var. Bunlar genelde 50-55 yaşın üstünde artık çok sorun da görmek istemeyen, huzurlarının bozulmasına tahammülü olamayan insanlar. Bir şekilde bizim de onlara dokunmamız ve yaşam şekillerinin güvencede olduğunu aktarmamız lazım.

4 YILIN SONUNDA NELERİ YAPMAZSANIZ BAŞARISIZ OLURSUNUZ

O günün gündemine kadar ne vardıysa ve yapamadıysak rahatsız olurum, günlük de oluyorum. Abdurrahman Öz, strese girerse saldırgan bir adam olabilir, diyorum. Onu hissetmem lazım. Mesela havaalanı için (yanlış anlaşılmasın da) gayret ettim koşturdum, ona buna gittim olmadı, olmayacak olursa o zaman üzülürüm. Belki yapmayarak onlar haklıdır ama ben bir Aydınlı olarak bunların olmasını istiyorum. Her şey teknik nedenle olmaz, siyasi sebeple de yapmamız gerekebilir. Bunu anlatamazsam, beceremezsem üzülürüm. Çıldır Havaalanı ve otoyol dışındaki birçok projeyi milletvekili olarak yapabileceğime inanıyorum. Onlarda da büyük bir baskı oluştururuz, başbakanımız ve bakanlarımıza gerekliliğini anlatarak yaptırırız diye düşünüyorum.

GENELDE SİYASETÇİLER VE YÖNETİCELER ANKETLERDEN YARARLANIYOR, SİZ BU YÖNTEMİ KULLANIYOR MUSUNUZ?

Hayır. Benim ankete verilecek param yok. Kurumsal olarak yönettiğim bir bütçem de yok. Olsa da girmem bu işe. Halkın içinde olmayı, kendim gözlemlemeyi yeğlerim. Anketlerle iş yapanlar bir süre sonra anketçilerin güdümüne giriyor, onların kontrolünde bir siyasetçi oluyorlar ve halktan kopuyorlar. Ben anketçilerin değil, halkımın yön verdiği bir siyasetçi olacağım. Halkla arama kimseyi sokmam.

İNCİR VE JEOTERMAL KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Ben vatandaş olarak düğmeyi bastığımda lambamın yanmasına bakarım, canım incir istediğinde de en iyisini, en kalitelisini yemek isterim. Siyasetçi olarak, ben ne elektrik mühendisiyim, ne incirle ilgili gıda ya da ziraat mühendisiyim. İncir ve Jeotermal ilişkisini bire bir teknik olarak bilebilecek kişi değilim. Bu manada Aydın’da bir üniversite var. Üniversite ne iş yapıyor? Bunu araştırsın. Bize gelsin, ‘araştırma yapacağım, bütçem eksik’ desin, biz bütçesini karşılayalım. Bunu ciddi ciddi araştıracak olan siyasetçi değil. Siyasetçi her şeyi bilecek ve yapabilecek bir adam değil. Üniversite kapıdan dışarı çıksın, gezsin. Aydın’daki üniversitenin tarıma dayalı olması gerektiğine inanıyorum. Mesela Aydın’da otomotiv ile ilgili bir bölüm olmasın ama tarım konusu eksik kalmasın. Burada Aydın Adnan Menderes Üniversitesinin Rektörüne görev düşüyor, çıkacak gezecek. İl müdürleri ve daire amirleri konusunu söyledik. Nihayetinde Rektör de Aydın’daki bir kurumun yöneticisidir. Biz Aydın siyasetçisiyiz. Rektör Aydın’a hizmet etme yönünde herhangi bir il müdüründen farklı değildir. Tarım İl Müdürlüğü ile birlikte hareket edecek, gerekirse yatırımcılarla bir araya gelecek, çiftçi temsilcilerini alacak, ortak bir platform oluşturulacak, akademisyenlerini görevlendirecek, çalışacak. Biz de ortaya çıkan sonuca göre üzerimize düşeni yapacağız.

BÜTÜN KESİMLERİN TALEPLERİNE AÇIK MISINIZ?

Bize gelen herkese kapılarımızı sonuna kadar açıyoruz. Projesi olan gelsin. Siyaset kısmı ayrı, iş yapma kısmı ayrı. Bunu insanların zihninde ayırarak gelmesini bekliyoruz. İş yapacak olanın başımızın üstünde yeri var ama üzerimizden siyaset yapılmasına müsaade etmeyiz. Nihayetinde siyaseti biz yapıyoruz. Aydın için yapılacak her işte varız, çalışırız. (EMİN AYDIN)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.