Takip Et
  • 3 Mayıs 2016, Salı 15:39

Selanik mübadilleri geçmişi ve yarını konuştu

Arif Torun

Kuşadası Selanik Mübadilleri, Rumeli Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin organize ettiği 'Bir uzman, iki yazar' söyleşisi KUAKMER’de yapıldı. Söyleşide Selanik mübadillerinin dünü bu günü konuşuldu.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Emekli arşivci ve araştırmacı Arif Torun, devlet arşivlerindeki mübadil belgeleri ve bunları edinme yolları hakkında izleyicilere bilgi verdi. Arşivlerden edindiği belgelerde mübadillerin nerelere yerleştirildiği konusunda saptamalarda bulundu. O günden bugüne yaşanılan süreci ve devlet kaynaklarında yer alan belgeler hakkında açıklamalarda bulunan Torun, yaşanılan süreci ve yaşanılan sıkıntıları anlattı.

Yazar, Gülcan Erdem 'Mübadil Oldum' kitabını neden yazdığı ve kitabının konusunu şu ifadelerle anlattı:

"Ben muhacir olan anne ve babamın acı yaşamlarının hikayesi ile büyüdüm. Anadolu topraklarında onların devamı oldum. Küçüktüm, önce hikaye gibi gelmişti. Oysa anlatılanlar acı bir gerçekti ve özlemler çoğaldıkça anlatıldı. Çiftçi köylü bir ailenin kızıydım. Ama modern başı dik ve çalışkan olmalıydım. 'Bu ülkenin çalışkan insana ihtiyacı var be kızım' dendi bana. Ben seneler geçtikçe anlatılanları yazmalıyım dedim. Çocuklarım var, onlara örnek olmalıyım dedim. Bildiklerimi duyduklarımı yazdım. Annemin babamın memleket köyüme gittim. Bizi yazdım. Bizleri yazdım.Kitabımın içinde senin deden, senin nenen hatta baban, annen, amcan, teyzen var. Savaşla başladılar barışla bitirdiler. Barış ve vatan sevgisini miras bıraktılar bizlere.Anılarımı yazmaya devam edeceğim."

"HERKESİN BİR HİKAYESİ VAR"

Yazar İrem Uzunhasanoğlu da ilk romanı 'Gitme, Gül Yanakların Solar' kitabında mübadele döneminde yaşanan göç hikayelerini anlattığını söyledi. Uzunhasanoğlu, "Çünkü ağlamazdı Rumeli insanı. Ağıt yakmazdı. Tefekkür ve tevekkül ederdi. Onlar milyonlarca hikâye içerisinde birer küçük damlaydı. Onlar Ege’nin sularında kutsanmış ve denize vuran yakamozun pırıltılarında parlamışlardı. Hikâyeleri burada bitmemiş, torunları tarafından ağızdan ağza anlatılmıştı. Onlar gitmeyi de gitmemeyi de en iyi bilenlerdi. Onlar bizim atamız, soyumuz, ceddimiz… Onlar bizim hikâyemizdi. Onlar bizdi. Biz onlardık" diyerek herkesin bir hikayesi olduğunu ifade etti. (MEHMET ÇALIK)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.